Yataklar inliyor kalabalık üstleri
Bazı araçlar ısınıyor
Işıkları önlerinde boyunları eğik
Kimi zaman sabah farkına varmadan geliyor
Uyumak için geç uyanmak için çok erken
Saati yok özlemenin
Çok gittim
Kader beni götürdü
Sen güzel insan
Tanrıların dönüp iki kere baktığı
Kusursuz çocukluğun ve yanakların
Burnunun dibinde biten sivilcen
Göz altlarına yaşlar bırakıp gittim ben
Cinsiyetin belirsiz
Adını tüm cihan bilir
Kaderinin sana veremediğini
Kendi ellerinle çizip tahtaya
Canlandırmadın mı?
Sabahlar sabah olmadan ve geceler
Tam gece olmadan
Kediler sevişmeden mart
İnsanlar ayrılmadan kıyamet
Sen gülmeden benim içime cennet varimsi pınar olmaz
Gülleri papatyaya dönüştürmek için kelimeleri söylemen yeter sihirli
Ol derse olur
Öl derse ölür
Sev dersen severim kusursuz
Küsürsüz kere tam
Küfürsüz kere gidişine savurayım kelimeler
Dönüşün tutarsız olsun beklenmedik
Gel dersen bilet alırım hareme
Git dersen iltifat ederim
senin parçalanmış bütününden
beni çaldım
benim parçalanmış bütünümde
eksiklikler fazlalık
ben bir bahar rüzgarında
ama sert,
sürükleyen
''böyle rüzgarlarıda hiç sevmiyorum''
dediğin türden
bahar rüzgarında
alnımda ufak bir terleme
yanaklarımda kömür siyahisi kir
dilimin altında sıkışmış söylemeyi tevbe ettiğim
pişmanlık ve bütün her şeye rağmen
burnumdan soluyarak refüze ettiğim aşk
ben o bahar rüzgarında
o sert
o sürükleyen
rüzgarda
seni affetmek için kendimi kandırmaya ne kadar çalıştıysam da
başaramadım