25 Ekim 2016 Salı

Durduk yere nereden çıktı bu ağlamak sil göktaşlarını

Resulullah köleliği kaldıralı çok oldu
kes ipimi
sünnettendir
yoksa biliyorsun
üstümdeki bir parça bez bile senindir

hayır yalnız değilim ben
bu gözlerin hiç göremeyeceği bir şey engelliyor bunu
öğrettiler ki
5 duyu organımız ile algılayamadıklarımız özneldir
hissediyorum ve hayatımın tek nesneli

baylar hissediyorum

ben mi yanlış öğrendim
hiç iyi bir öğrenci olmadım
ilkokulda sınıfın yüz karasıydım
lise de varlığım yokluğum anlaşılmazdı
görülmek istediğim zamanlar bir şaklabanlık yapardım
fazla mutlu olmak istedim o zamanlar
az biraz neşenlendim
gerisi çöptür
çokça pişmanlık

fakat her zaman söylediğim gibi
insan
hayatının kendi dokunuşunun dışında
bir etkiyle dönüm noktasını oluşturmasını beklerken
yaşlanır

yaşlandım
örneğin farkında olmadan dişlerimi sıkar buluyorum
örneğin tek başıma kalmaya korkuyorum evde
ki her an ölebileceğim korkusu
her an ölebilecek bir potansiyele sahibim çünkü

fazla bardak altlığı olan varsa alabilir miyim
diye sormuş gibi
düşün
bütün insanlar hiçbir şey söylemeden sana bakıyor
ve senin zamanı geri sarmak gibi bir yeteneğin yok

düşün
intiharın eşiğinde değilsin
etmişsin
atlamışsın
ve havadayken pişman olmuşsun
ve unutma senin zamanı geri sarmak gibi bir arzun zaten hiç olmadı

çünkü benim zamanı geri sarmak
ve senin gözlerine hiç bakamayacak olma ihtimalimde ki senaryoya
cesaretim yoktu
ve Resulullah köleliği kaldırmasaydı
emin ol
ellerini tasmam olarak çoktan tescil ettirmiştim
boynumda

ne hatırlıyorum biliyor musun
sanki çocuk olmasaydık o zamanlar
yani ben daha emzirmeyi yeni bırakmış olmasaydım mesela
sen hastanelerde peşinden koşturmasaydın küçücük bedeninle insanları
sanki o zamanlar zamanı ileri sarmak gibi
bir şansımız olsaydı
bunu kullanırdık
Ve Allah biliyor kimseye söylemezdik

anlamıyorum
bu ayrılıklarla dolu bir aşk mı
yoksa aşkla dolu bir ayrılıklar silsilesi mi

çünkü
benim zamanı geri sarmak gibi bir bükme gücüm olsaydı
sana bunu kesinlikle sorardım
ve cevap veremeyişini hiç unutmazdım

sen
yaşamda bir mecburiyetsin bana
ben
sadece bir öneriyim sana

23 Ekim 2016 Pazar

Hangi ucuz roman kötü olabilir ki

Gözlerinden gözlerime bir ışık
Yansıma değil bu
Kaynağı sensin

Ellerinden ellerime bir sıcaklık
Ama bizim sobamız yok
Ama sen daha şimdi tutmuyordun bir kupada kahveni
Kaynağı ellerin

O muhteşem Attila İlhan kitabını yaz gecesi
Yüzüme salladığım zaman
Yanağıma gelen
Şiirsel serinlik
Gibi
Üfledin ya
İşte sen bir kitabın yaprakları gibi kendine has
İşte sen kitabın içindekiler gibi ahenkli
İşte sen kitabın sonu kadar küçük çaplı bir kıyamet
Faktoriyelsin!

Düşün
Senin beni ilk sevdiğin ana geri dönüyoruz
Ve ben hiçbir şeyi mahvetmiyorum
Ve hiçbir kavgada yenilmiyorum
Ve ağzımı her açtığımda aşk cümleleri kuruyorum birbirinden hoş

Düşün
Benim seni ilk sevdiğim ana geri dönüyoruz
Ve sen başkasıyla değilsin
Ve hiçbir manada tadılmamışsın henüz
Ve ağzını her açtığında faşistlere küfür etmiyorsun

Durağan yaşıyorum sadece
Sağcılar, sağcı olsunlar diye Allah'a dua ediyorum
Solculardan sevdiklerimi tenzih ederek bela okuyorum
Bir otomobil markası düşünüp sahibi oluyorum
Bir güzel yemek düşünüp yiyorum gece yarısı
Bir kadın düşünüp evleniyorum
Bir çocuk düşünüp kucağıma alıyorum doğar doğmaz
Sonra bir uçak bileti düşünüp
Azerbaycana gidiyorum
Bu dünyadan ayrılmak istiyorum

Kaynağı sensin
Seyahatlerimin
Fakat rüyalarım çok kısa
Özür dilerim

26 Eylül 2016 Pazartesi

Param bitti ve tuvalet paralı!

Böyle yalnızlıkları daha çok seviyorum
Kırmızısını değil göğün sıyahını
Açışını değil çiçeğin sönüşünü
Sonra şiirlerin en sonunu
Ve rüzgarın üşütmesini

Biliyorum
Sen kimsesiz odalarda öpüşmeyi seversin
Sessiz evlerde buluşmayı
Karanlık sinemalarda sarılmayı
Yüksek yerlerde yürümeyi

Biliyorum benim gibi
Oturmayı sevmezsin tuna da
Gün boyu

Bir kaç farklı dünyadan
Bir kaç farklı ben getirdim sana
Ve artık yetemediğinde dünyalar
Yok oldum

Küçük hayatların büyük olayları

Geri al saatini
Bu gece de uykusuz geçti

Geri al söylediklerini
Unutamıyorum
Bu gece de bir barın kapısında bitti
Ben hatırlamıyorum
Madi anlatıyor

Geri al beni
Organlarımı topla dağıldıkları yerden
Bazısı peşte de aslanlı köprünün ayağında
Bazısını istanbulda unutmuşum
Bazısını alıp götürmüşsün izmire
Bazısını kimse bilmiyor 

İleri al zamanı
Güzel ise geleceğimiz hemen gidelim
Çünkü bittim
Yoksulluğunu daha ne kadar kaldırır aklım
Bilmem

Belki bir tren görüp atlarım önüne

19 Eylül 2016 Pazartesi

Bu bir cenaze törenidir

Çok fazla susuyorum
Özellikle sensizken

Ayaklarımın altında
Hamam böcekleri dolaşıyor
Bu ev
Senin
Ve benim evim değil sanki
Öyle ki tanımadığım daha bir düzine adamla paylaşıyorum

Vincent adında bir kadınla tanıştım
Bana senden bahsetti

Nereden buldu seni
Ne zaman aşık oldu
Ve ne zaman terkettin onu
Bilmiyorum

Ama dön
Belli ki benden çok sevdi seni

Özellikle mi çok susuyorum
Yoksa sen varken de mi böyleydi
Bilmem
Çok zaman geçti

Ama bu ayaklarla yatağa giremem böcekli
Kızarsın
Sen kızarsan ben ağlarım
Ben ağlarsam sen ölürsün
Sen ölürsen
Muhtemelen daha çok susarım

Farkettim ki
İnsan
Belli bir saatinden sonra günün
Daha fazla acı çekiyor

1 Eylül 2016 Perşembe

1 Eylül

Derler ki
Eğlence parkında eğlenen çiftler
Ayrılırmış bir gün
Oradaki mutluluğu bir daha tadamadıklarından
Hep aradıklarından

Zamansız ayrılık olmaz der bazısı
Ayrılık öyle güzel bir zaman seçermiş ki hakikatte kendine
Öyle güzel ok atarmış ki
Tam kalbine

Sonra bir Afrika kaplanı nasıl ölmek istemez gibi ölürse
İhtişamını ön ayaklarına kadar indirip
İktidarsızlaştığı vakit

Bende
Gidiyorum şimdi senden
Çaresizleştiğim
Vakit

Unutmam
Her gittiğim şehirden mutlaka sana bir kül tablası alacağım
Mutlaka her gittiğim yerden sana bir anı alacağım
Senin fulya kokan saçlarını anlattığım kadınlardan
ruj tatları alacağım
Parfüm kokuları

Derler ki
Ankara da 
Gar da
Ayrılırsa bir otobüs başında
Bir çift
Mutlaka bir gün birleşir
Adını söyleyemedikleri
Dünyanın önemsiz şehirlerinden
Birinde

10 Haziran 2016 Cuma

Fazla güzelsin/ aşığım buna

Gömleğimi
Islatan az yağan yağmur hemen geçiveren usulca uğramış
Nokta nokta
İşte bu güzel
Fazla avrupai
Fazla güzel
Sen değilsin

Aniden gülen
Saçları sarıdan renk çalmış
Saçları bir tutam
Saçları fazlasıyla yumuşak
Bebek
Gibi gözlerin
Fazla duygusal
Fazla güzel
Sen değilsin

Fazla uzun yolculuk sonrası
Fazla sersemlik
Uyku
Temiz hava
Demlenmiş çay
Sıcak yumurta
Taze domates
Fazla köyüm
Fazla Gümüşhane
Senden bir parça bunlar
Fazla güzel
Sen değilsin

Gömleğimi
Dur
Boynum açıklıktan hallice
Zaten

Dur ellerim fazla kirli
Seninki fazla temiz
Gömülü insan bedeni
Ölmüş kurbağa
Yeni doğmuş zürafa
Kokusu kanı teni gibi ellerin
Dur tutma eriyor elim

3 Mart 2016 Perşembe

Ve gurur galip gelir

Yüzünü unuttum
Yüzünü
artık 
Bahsedemem o yaprak iskeleti eğrili dudaklarından
Unuttum çünkü yüzünü
Şimdi gecenin bir yarası aklımda dolaşan 
kerahat rengi tenin 
hiç değil