12 Aralık 2014 Cuma

cuma sabahı

ağzına ağzım yakışıyor dedim
yağmur yağıyordu yağmura
bir dal sigara versene dedim

şimdi mevsim değişikliğinden hastalanmış gibi titrerken
geliyorsun
ve inanılmaz
vücut ısım dengeliyor kendini
ve imkansız
aralığa girmişiz de bahar taşıyorsun hala
taşıyor bahar etrafa

ağzına ağzım yakışıyor dedim
bir yudum aldı hayır der gibi
mesela o zaman merak ettim
neden hep ben konuşuyorum
neden bu kadar çabalıyorum
neden en zayıf hissime kadar anlatıyorum
da
sen hep susuyorsun

artık gerek de görmüyor düzen insanlara
fırtınaya maruz bir balıkçıl teknesine de
dayağa maruz anne çocuğa da
kozaya maruz tırtıla da

yasaklarım farzdı benim
oysa ayakkabılarınla halıya basmana bile izin verdim
anahtarlarını kaybetmene bir şey demedim
sifonu çekmemene
balkonun kapısını açık unutmana

sadece ağzına ağzım yakışıyor dedim
yağmur yağıyordu yağmura
bir dal sigara uzattım

7 Aralık 2014 Pazar

arayan adam

evet işte bu! diye bağırıyor arayan adam
aradığı kadını bulduğunda
onun için her şeyi yapmaya razı
insanların ne dediklerine bile kulak asmadan
kendisinin kim olduğunu unutacak kadar razı
evet işte bu!
bağırıyor çünkü sevinçli
doğuyor bebek
kuruluyor cumhuriyet
çekiliyor düşman
düşüyor ananın rahmine sperm

evet işte bu
tanrı yarattı insanı

arayan adam bir bilinmezlikte yürüyor
sevgi nedir sevgisizlik nedir
sevgi gayriihtiyari tutmak eli
sevgisizlik adettendir diyerek tutmak

bir el
kim olduğu önemsiz
kişiliği geçmişi geleceği hissettikleri
evet işte bu
soyunuyor insan sevgisizce
çünkü daha çok var ölüme
umrunda değil kabir
umrunda değil sela
umrunda değil arayanlar
soğuk daha da artıyor günden güne
gündüzleri de karanlık artık
ne konuşursak yankılanıyor sokaklarda
yollar boş kaldırımlar cılız
köşeyi dönünce gözükmüyor özlenen yâr

evet işte bu özgürlük
hiç tanımadığı insanların hakkını savunuyor hukuk
bu hukuk halktır
hiç tanımadığı bir kimseyi arıyor arayan adam
otobüsteki herhangi biri
simit alan sokaktan alelacele
yeni uyanmış yada
telefon bekliyor perdeleri kapalı üzeri çıplak
yada kimsesizler kurumu bakıyor henüz

bir partiyi kapatır gibi çöküyor ideolojimiz
çöküyor arz
sıfıra iniyor talep

evet işte bu diye bağırıyor arayan adam
tutuyor kendi kolundan yürümeye devam ediyor
denize paralel akla zıt duyguya eş

4 Kasım 2014 Salı

yemin ediyorum

uyuyorsun ıslık çalıyor burnun
sana gecenin içinden böcek ötüyorum
kötülüyorum
bir devleti içinde yaşa diye kuruyorum
çiçek desenli yataklarda uyuyamamış çocukların
ölmesi gibi gözlerin
gözlerim sana ölüyor
ölüm sana göz
gör
uyan gecenin içinden sana ay parlıyorum
ben bir yol kenarıyım
uzun yollarında burnunun
burnunun ucunda bir köy buldum
sana süt sağıyorum
terini biliyorum

uyuyorsun ıslık çalıyor burnun
dönüp bakıyorum
gözlerimi bile yavaşça açıyorum
çünkü öyle güzel uyuyorsun ki

bir kitap aldım
içinde yazıyor ki
meğerse aşk zaten okulda kalmış
ben okulu bırakalı çok oldu
ben yaşamayı külden bıraktım

bir kitap aldım
yazıları çapraz yazıyor
az para verdim
benim için çoktu

bir kitap aldım
satıcı hiç gülmedi
oysa bir kitap aldım
çok komikti

biri şehri bombalasın
yoksa suç benim üstüme kalacak
kalemim kırıldı elektrikler gitti
biri şehri bombalasın ışık yok
şiir okuyasım var

yangın özledim soba
ademi özledi havva
allahı özledi muhammed
annemi özledim ben
annem öldü allahım

karanlık uyuyorum karanlık uyumuyor bende
baş ucumda mendil dolusu yaş
ellerim bir parça kömür
yüzüme bakma akıyor son görüştüğümüz gün
yüzüm gün

sözüm söz krallar kadar uçuk olacağım
kral kadar çıplak
kral kadar acımasız
gel şarlatan ol
sözüm benim senden hatırladığım kelimelerden ibaret
dilim dilinin döndüğü kadar dönüyor işte
gülüyorum dudaklarım dudakların gibi ayrılıyor evrenden
bende bir ceviz ağacıyım ama kestiler
sevgililer sahipsiz kaldı

sözüm söz sevgilim
balkonun kapısını yapacağım
musluğu da fazla sıkmayacağım
çöpleri de zamanında atacağım
dön

güzel gelmiyor artık güzel
çirkinler hep çirkin başka yolu yok
ya doktor olacaklar ya profesör
biz devlet memuru polis taksici
sabah uyanmamdan belli olmuyor mu
her gece rüyamda görmekten mutluyum
yüzüm gülmüyor gündüz
rüya istiyorum geceyi özlüyorum

uyuyorsun uyu
ıslık çalıyor burnun
havlıyor köpekler
ben sana sıcak ekmek alıyorum düşünsene
enseme çarpan nefesinden uyanıyorum
hayalleri evde bıraktım işe gidiyorum

bence küçük iskender hiç aşık olmamış
ama çok aşık görmüş
çok sarsılmış görmüş
çok sarhoş
sarhoş zaten çok
bende çok sarsılmış gördüm
hiç aşık görmedim
ama çok aşık oldum

ayracımı kaybettim
neresinden devam edeceğim bu yaşamaya
dertliyim babam öldü
mezar taşına baba mı yazdıracağım

sirke kokuyor ellerin
yinede bırakmıyorum

ölü dolu otobüs
kazayı geri alın ve yaşasınlar
yaşasın atatürk ölmemiş
şimdi hapı yuttu kemalistler

başım ağrımıyor kalbim düzgün
saçlarım kısa sakallarım uzun
işportacıyım satıyorum ses
ses çıkarmayın
ölü dolu otobüs

anneler yaşlanınca daha çok ağlıyor
biriktirmişler onca sene
ben çocukken çok ağladım
yani rahatım canım acıdığını belli etmiyor yüzüm
sana kelebekten kalma kozada sevgiler veriyorum
yemin ediyorum

14 Ekim 2014 Salı

muhafaza eylemi

bu yardıma muhtaç bir dedeyi sahiplenmek gibi
yani o saçından aldığım teli
saklamak hala

de gidiyorum şimdi
de ben buralarda yaşayamam
bu kıyılar çok yakın yosunlara
bir bahane sürekli gözaltlarında
sürekli ağlama tehditli gözsün
sürekli gitme tehditli bombasın
sürekli patlama tehditli kadınsın
de ben bir insanım herkes gibi
inanmam

bu yardıma muhtaç bir beni alıp
vücudunda müsait bir yere koymak gibi
bir beni alıp vücudunda koymadığın müsait yeri
işgal edeyim

benim ki az dokunulmuş bir teli muhafaza etmek eylemi
de sen bir ölümlüsün ver onu geri
derim ki vasiyetimdir koyun kefenimin cebine teli

kimdi bilemem

gecenin ilerlemeyen saatlerine doğru
bir kadın sevdim
aynı anda ay battı
nereye bilemem

ben vızıldayan lambaya sinek muamelesi yapan bir deliydim
''herkes çok zeki''
herkes kim bilemem

gecenin ilerlemeye çalışan saatlerine
beyaz kapaklı kitaplar fırlatırdım
kitaplar kimindi bilemem
sonbahar kimindi
şiirler kimindi
ayaklarımı ıslatan gözyaşları kimindi
bilemem

gecenin ilerlemeyen saatlerine doğru bir
kadın sevdim.
kimdi bilemem

13 Ekim 2014 Pazartesi

ölüm kalım mücadelesi

en yakın yerde bulduğum iki parça giysiyi giyinip
sana koştum ben
deprem gibi bir şeydi çünkü bu
aynı zamanda
çok yakından tanıdığım annemin ölmesi gibi
beklenmedik
çünkü seni daha nerede bekleyeceğimi bile bilmiyorum
şimdi şu kapıyı çalıp içeri girsen
ne bir maden dolusu işçi ölmüş olur
ne de onca bina yerle bir olmuş olur

sonunu çok düşündüğüm

boğazımda düğümlenen hal
''bir gecenin sabaha kalmışlığı''
hani akşamdan
hani ayak üstü uyku

sen
karşı kaldırım
fakat işte bu aramızdan geçen yol
cehennem ateşinin bir parçası
yoksa sana sarılırdım

hani sonsuz uykuya dalmak
hani fazla günah
bu geceden sabaha çıkamayan
ruh!

sonunu çok düşündüğüm!

bir çift siyah terlik ve ben

üşüyorsun sonbaharın rüzgarında
kanatlarına gömülmüş bir kuş gibi
sevimlisin

sesleniyorum
sen halksın
kürsüdeymişim
ta gözümün içine bakıyorsun
susuyorum
daha susuyorum
bu halkı bana iğrendiriyor

niye hayatımda yoksun diye
üzülmüyorum
zaten toplumun refah seviyesi bize yeter
değildi
biliyorum

bir çift siyah terlik ve ben
seni özlüyoruz

sonbaharın rüzgarında
gömülmüş bir kuş gibi
yokoluyorsun